19 Eylül 2017 Salı

Öğrenme Psikolojisi Soruları

Bu başlıkta Öğrenme Psikolojisi soruları ve bu soruların açıklamaları yer almaktadır.

Gelişim Psikolojisi Soruları

Bu başlıkta Gelişim Psikolojisi soruları ve bu soruların açıklamaları yer almaktadır.

24 Şubat 2017 Cuma

Halk Hikayeleri Konu Anlatımı

Bu başlıkta Halk Hikayeleri ile bilgi sahibi olmak isteyen arkadaşların istifade edebileceği konu anlatımı ve ders notları vardır.

1) Halk Hikayelerinin Diğer Türlerle İlişkisi

Mit: Mitler bir yaratılışın öyküsü olup bir şeyin nasıl yaratıldığını nasıl var olmaya başladığını anlatır. Günümüze ulaşabilmiş bağımsız bir metni şu an için yoktur. Destan ve halk hikayelerinde ise bağımsız bir metin vardır. Mitlerin söyleyenleri yoktur fakat destanların ve halk hikayelerinin söyleyenleri vardır. (Bkz. âşık, ozan, ırcı vb.) Mitler, inanışta, gelenekte, destanda, halk hikayelerinde gizlidir. Yani mitlerin destan ve halk hikayesinin bir parçası olduğunu söyleyebiliriz. Yaratılış mitleri ( kozmik mitler) olduğu gibi yaratılış destanları da vardır. 

Masal: Şah İsmail hikayesi hem masal hem de halk hikayesi olarak anlatılabilmektedir. Aynı şekilde Yaralı Mahmut hikayesinin de hem masal hem de halk hikayesi anlatımları mevcuttur.
Efsane: Efsaneler halk hikayelerine kaynaklık edebilir. Efsaneler ve halk hikayeleri ortak motifleri kullanabilirler. ( Motif, hikaye etmenin en küçük unsurudur.) Örneğin Ferhat ile Şirin'deki mezardan gül bitmesi motifi efsane olarak da anlatılabilmektedir. 

NOT: Halk hikayelerini diğer anlatı türlerinden ayıran en temel unsur nazım - nesir karışık olarak anlatılabilmesidir. 

Mit, masal, efsane, fıkra nesir anlatmalar; halk hikayeleri ise nazım - nesir karışık anlatmalardır. 

Fıkra: Halk hikayelerinin içinde fıkra da olabilmektedir. Anlatıcı (âşık), konunun daha iyi anlaşılabilmesi için fıkralardan da yararlanabilir.

Roman: Romandan da halk hikayesi çıkarılabilir. Örneğin Karslı âşık Murat Çobanoğlu ramazanlarda halka halk hikayeleri anlatırken Bayram Durabilmez'den yeni bir hikaye tasnif etmek için bir roman ister. Bayram Durabilmez de ona Hüseyin Nihal Atsız'ın Deli Kurt romanını verir. Murat Çobanoğlu, roman kişilerini vs. değiştirerek -olay aynı kalmak şartıyla- yeni bir hikaye oluşturur. Murat Çobanoğlu gibi yapabilen kişilere musannif denir. Ancak günümüzde artık musannif kalmamıştır. 

Kitâb-ı Dedem Korkud Alâ Lisân-ı Tâife-i Oğuzan: Destandan halk hikayeciliğine geçişin ilk basamağını teşkil eden eser Dede Korkut Kitabı'dır. Dede Korkut 16. yüzyılda yazıya geçtiğine göre halk hikayelerini de 16. yüzyıldan başlatmamız icap eder. (Pertev Naili Boratav) Halk hikayelerinin sonu da romana kadar götürülmelidir. Dede Korkud'da halk hikayesi karşılığı olarak boy kelimesi kullanılırken Köroğlu'nda kol kelimesi kullanılmaktadır. 

DEDE KORKUD VE HALK HİKAYELERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

      DEDE KORKUD
  • Nazım - nesir karışımıdır.
  • Nazım kısımlar serbest vezne yakındır.
  • "soyladı, ayıttı" ifadeleriyle nazım kısma geçilir.
  • Motifler vardır.
  • Çocuksuzluk söz konusudur.
  • Dirse Han, Bay Büre Bey, Bay Bican Bey gibi kişilerin çocuksuzluğu Oğuz beylerinin duası ile çözülür. Dede Korkud'da elma motifi görülmez. 
  • Kalıp ifadeler vardır. ( At ayağı külük, ozan dili çevük olur. Her doğan büyür, çocuk on beşyaşına gelir.)
  • Hikaye başı kalıpları vardır. ( Meğer hânım hey vb. )
  • Sonunda Dede Korkud gelir; boy boylar, soy soylar.
      HALK HİKAYELERİ
  • Nazım - nesir karışımıdır.
  • Nazım kısımlar 7,8,11,14,15'li hece veznindedir.
  • "aldı Kerem, aldı Garip" ifadeleriyle nazım kısma geçilir. 
  • Motifler vardır.
  • Çocuksuzluk söz konusudur. 
  • Arzu ile Kamber (Kamber'i suda bulurlar.), Kerem ile Aslı ve Tahir ile Zühre (elma + dua ) hikayelerinde çocuksuzluk vardır.
  • Kalıp ifadeler vardır.
  • At ayağ külük, ozan dili çevik olur vb. ifadeler burada da vardır.
  • Hikaye başı kalıpları vardır.( Nakilân-ı âsâr, râviyân-ı ahbâr, râvîler nakliderler kim vb.) 
  • Sonunda aşıklar büyük ölçüde kavuşur fakat kavuşamayanlar da vardır.

NOT: İlk halk hikayesi anlatıcısı Dede Korkud'dur. 

İlk halk hikayesi örneği 16. yüzyılda Azeri sahasında görülür. Bu hikaye Cahan ve Abdullah'ın hayatı etrafında teşekkül etmiştir. 
Anadolu sahasında 16. yüzyılda:
  • Karacaoğlan ile İsmikan Sultan
  • Karacaoğlan ile Benli Elif
  • Karacaoğlan ile Karacakız
Anadolu sahasında 17. yüzyılda:
  • Tufurganlı Aşık Abbas ile Gülgez Peri
  • Ercişli Emrah ile Selvihan
  • Aşık Garip ile Şahsenem
gibi halk hikayeleri görülmektedir. 

Meddah: Halk hikayelerini âşıklar gibi meddahlar da anlatabilmektedir. 

Karagöz: Halk hikayeleri gölge oyunu Karagöz'ün de repertuvarına girmiştir. Örneğin, Tahir ile Zühre, Arzu ile Kamber, Ferhat ile Şirin ...

Orta Oyunu: Aynı Karagöz'de olduğu gibi orta oyununda da halk hikayeleri kullanılmıştır.

2) Halk Hikayelerinin Özellikleri

A) Şekil Özellikleri
  • Halk hikayeleri nazım - nesir karışımı bir yapıya sahiptir.
Bu özellik Azerbaycan ve Türkiye için geçerlidir çünkü halk hikayeleri Hazar'ın doğusunda destan şeklinde (tamamı manzum) anlatılmaktadır. Anlatıcı hikayenin mensur kısmında istediği değişikliği yapabilir. Konuya ekleme veya çıkarma yapmakta serbesttir.

NOT: Hikayeye sonradan ilave edilen kısımlara karavelli denir.

Hikayeci mensur kısımlardaki serbestîsini manzum kısımlarda kaybeder çünkü burada şiiri olduğu gibi vermek zorundadır bu yüzden de herhangi bir değişiklik yapamaz. Manzum bölümde halk şiirinin hemen hemen her şekil ve türünün örneklerine rastlanılabilir. Ağırlık koşma ve atışma olsa da mani, semai, türkü, divânîye de sık sık rastlanır. 

Nesirden nazıma geçilirken "aldı Garip, aldı Aslı" vb. şeklinde kalıplaşmış ifadeler kullanılır. Manzum kısımlarsa saz eşliğinde söylenir. 
  • Halk hikayelerinin girişinde tıpkı masallarda olduğu gibi kalıplaşmış ifadeler vardır.
Sözlü ve yazılı kaynakların girişleri farklılık gösterebilir. Hikayenin sonu ise yine bir dua ile tamamlanır. 
  • Halk hikayelerinin dili sözlü varyantlarda hafif olmasına rağmen yazmalarda ağırdır.
Yine sözlü varyantlarda hikayenin anlatıldığı bölgenin ağız özellikleri kullanılabilmektedir. 
  • Özellikle halk hikayelerinin giriş kısmında, anlatıcı tarafından sonradan eklenen manzum parçalar olabilir. Bu giriş kısmındaki eklemelere "selçuk, peşrev, sersuname" gibi adlar verilir.
  • Yazma ve matbu hikayelerde sözlü varyantlara göre olay daha uzun şiirler daha fazladır.
  • Güzellerin ve çirkinlerin tasviri tıpkı masallarda olduğu gibi kalıplaşmış cümlelerle ifade edilir.
  • Kahramanların hareketleri, bir yere gidişleri, bir olaydan başka bir olaya geçiş, uzun zamanı kısaca ifade etme vb. olaylar kalıplaşmış sözlerle ifade edilir.
  • Bir halk hikayesi metninin içinde masal, efsane, fıkra, alkış, kargış, deyim, atasözü, bilmece örneklerine rastlanır.
Halk hikayelerinin özellikle efsanelerle yakından ilgisi vardır. Hemen hemen her hikayede efsane özellikleri gösteren parçalar vardır. Bunlar içinde en güzel örnek ise daha çok Arzu ile Kamber ve Tahir ile Zühre hikayelerinde sonuca bağlı olarak anlatılan olayın teşkilidir. Dünyada birbirine kavuşamamış iki aşığın mezarı yapılır. Ancak kötü bir tesadüf sonucu, bunların ayrılışına sebep olan kocakarının mezarı da ortalarına düşer. Her yıl iki aşığın mezarında çıkan biri beyaz biri kırmızı iki gül büyüyüp de tam birbirlerine kavuşacakları sırada ortadaki mezardan çıkan bir diken bu kavuşmayı engeller. 

Bir başka örnek ise Aşık Garip'te karşımıza çıkar. Aşık Garip gurbette dolaştığı sürece duvara asılmış sazının kopmayan teli, Garip eve girer girmez kopar. Yine aynı hikayede Hz. Hızır'ın atının ayağının altından alınan bir avuç toprak ile Garip'in annesinin kör olmuş gözleri açılır. ( Buna benzer bir başka olay da Bay Büre Bey Oğlu Bamsı Beyrek Boyu'nda da karşımıza çıkar. Oğlunun hasretiyle ağlamaktan gözleri kör olmuş Bay Büre Bey'in gözleri, Bamsı Beyrek'in serçe parmağından bir mendile akıtılmış kanın Bay Büre Bey'in gözlerine sürülmesiyle gözleri açılır. )

Kerem ile Aslı'da ise Erzurum dağlarında tipiye yakalanan Kerem ve Sofu'ya Hz. Hızır'ın yardım etmesi efsane örneği teşkil eder. 

Ercişli Emrah'a içirilen ağunun mavi bir duman şeklinde Emrah'ın ağzından çıkması hadisesi de yine bir efsanedir. 

Son olarak Dede Korkud'un Bay Büre Bey Oğlu Bamsı Beyrek Boyu'nda Beyrek'e Banu Çiçek'i istemeye giden Dede Korkud'un Banu Çiçek'in abisine yakalandığı sahnede taş kesilme efsanesini andıran bir vaka vardır ki şöyledir: Deli Karçar, Dede Korkud'a el kaldırınca eli kurur ve yaptığından cayar. 

NOT: Sözlü Formül Kuramı ( Albert Lord, Milmann Parry ): Bir metin belirli kalıplar üzerine kuruludur, der. Metinlerde formülleri ve formüle benzer ifadeleri inceler. 
Bu kuramı halk hikayelerine rahatlıkla uygulayabiliriz:
Çocuksuzluk > gurbete çıkma > su başı > abdest alıp namaz kılma > Hz. Hızır'ı görme > elma verme > çocuğun bütün ilimleri bilmesi ... 

NOT: Halk hikayeleri, Tarihî - Coğrafi Fin Kuramı'nın temsilcilerinden Stith Thopmson'un Motif Index of Folk Litreateure adlı çalışmasına göre halihazırda Ali Berat Alptekin tarafından incelenmiştir. ( Halk Hikayelerinin Motif Yapısı ) 

NOT: Performans teorisine göre de halk hikayeleri incelenebilir çünkü halk hikayelerinin üç yönü vardır: Anlatıcı, Dinleyici, Metin.

B) Muhteva Özellikleri
  • Halk hikayelerinin konuları genellikle aşk ve kahramanlıktır.
Arzu ile Kamber, Tahir ile Zühre, Ercişli Emrah ile Selvihan vb. aşk; Köroğlu, Kaçak Nebi vb. ise kahramanlık konulu aşk hikayeleridir. Bazen her iki konu da işlenebilir. (Kirmanşah, Yaralı Mahmut, Şah İsmail vb.)

Pertev Naili Boratav'ın tasnifi şöyledir:
1) Kahramanlık hikayeleri
2) Sevgi konulu hikayeler
3) Bu iki konunun dışında kalan hikayeler ( bozlak, serküşte, barak)

NOT: Bozlak, serküşte, barak Gaziantep ve Siirt yörelerinde anlatılan halk hikayeleridir. ( Unutmayınız ki Neşet Ertaş türkülerine de bozlak denirdi. ) 
  • Olaylar gerçek veya gerçeğe yakındır.
Bu sebeple teşekkül ettikleri devrin tarihi olayları bazen aynen bazen de hikaye gerçekliği içinde halk hikayelerinde yer alır. Celali isyanlarının Köroğlu kollarında yer alması buna örnek teşkil eder. 
  • Pek çok olayda olağanüstülük vardır.
! Kerem ile Aslı'nın yanarak kül olması, Köroğlu'nun üç köpüğü içip ölümsüzlük kazanması hadiseleri bunun en bariz örnekleridir. 

NOT: Nazım - nesir karışık halk hikayelerine "büyük hikaye" sadece mensur olarak anlatılan halk hikayelerine de "kara hikaye" denir. 


  • Kahramanlar genelde tektir ve olağanüstü şekilde dünyaya gelirler.
Hiç çocuğu olmayan baba derdine çare aramak için gurbete çıkar. Yolda bir çeşmeden abdest alıp namaza duracağı sırada karşısında bir ak sakallı ihtiyar, Hz. Hızır veya bir derviş belirir. Bu kişi koynundan bir elma çıkarıp çocuksuz kişiye verir. Elmayı hanımı ile bölüşüp yemelerini söyler. ( Tabi bazı hikayelerde elmanın kabukları da ahırdaki kısrağa yedirilir. ) Vakti geldiğinde çocuk dünyaya gelir. ( Kısrak da bir at doğurur. ) ( Örneğin Şah İsmail'in atı Kamertay) Bu elma motifine dikkat edilmelidir. Özellikle iki hikayede bu motif karşımıza çıkar: Tahir ile Zühre ve Kerem ile Aslı.

  • Kahramanın doğumuna yardımcı olan kişi daha sonra da ortaya çıkar.
Kahramana ve atına ad verme, kahramanın eğitimi, aşık olması ve sevgiliyi aramak için gurbete çıkması gibi durumlarda bu kişi tekrar ortaya çıkar. 

  • Kahramanlar birbilerine dört şekilde aşık olurlar.
Bade İçerek Aşık Olma: Uykuya dalan kahraman, rüyasında Hz. Hızır'ı veya pirleri görür. Hz. Hızır ya da pir kahramana üç defa bade uzatır. ( yiyecek de verebilir ) Bu badelerin birincisi Allah, ikincisi üçler, yediler, kırklar; üçüncüsü de bir güzelin aşkına içilir. Kahraman üçüncü badeyi içtikten sonra günlerce baygın yatar. Daha sonra bir saz sesiyle uyandırılır. ( Kerem ile Aslı'da, Aşık Garip'te, Ercişli Emrah'ta bu şekilde rüyada aşık olma vardır. 

Bade pir dolusu ya da er dolusu içilebilir. 

NOT: Türkî cumhuriyetlerde bâdeye bata ya da dolu denir. 

NOT: Halk hikayecisi, aşık, ozan, şaman önce aylak aylak gezen kişiler olmalarına rağmen bade içtikten sonra şiir okumaya başlarlar. 

Aynı Evde Büyüyenler Kardeş Olmadıklarını Öğrenince Aşık Olma: Arzu ile Kamber'de ve Tahir ile Zühre'de vardır. 

Resme Bakarak Aşık Olma

İlk Görüşte Aşık Olma

  • Halk hikayelerinin özel anlatıcıları vardır. ( Meddah, aşık, Dede Korkud vb.) 
Bu kişiler halk hikayesinin kalıplarına sadık kalmak zorundadır. Örneğin sıra şu şekilde olmalıdır: Fasıl, Döşeme, Asıl Hikaye, Duvak Kapama.

  • Hikayenin bazı bölümlerinde dinleyiciler için yapılan dualar vardır.
NOT: Konuyla ilgisi olmasa da unutulmamalıdır : Aşık Garip ve Bamsı Beyrek'in sonu hemen hemen aynıdır. 

  • Kahramanın en büyük yardımcısı Hz. Hızır'dan sonra attır.
Köroğlu: Kırat
Şah İsmail: Kamertay
Bamsı Beyrek: Benli Boz
Kazan Bey: Konur At

  • Kahrmanlar bazen insan dışındaki varlıklarla da konuşurlar.
Örneğin Mecnun, çöldeki hayvanlarla Leyla'ya haber gönderir. 

  • Genellikle halk hikayeleri mutlu sonla bitirilir. 
Bu durum daha çok dinleyicinin isteğinden kaynaklanır. Değiştirilen kısım daha çok hikayenin sonudur. Zira aslında mutlu sonla biten tek hikaye Aşık Garip ile Şahsenem'dir. 

  • Hikayelerin bazıları yaşamış ya da yaşadığı rivayet edilmiş aşıkların hayatı etrafında teşekkül etmiş olup onların başından geçen aşk maceralarını anlatır.
Örneğin, Ercişli Emrah ile Selvihan, Tufurganlı Aşık Abbas, Aşık Garip ile Şahsenem.

  • Kahramanlar tarafından yapılan dualar ve beddualar mutlaka gerçekleşir.
Arzu'nun duasından dolayı Kamber'le kavuştukları anda ölmeleri, Dede Korkud'daki o zaman beylerin hayır duası hayır dua, bedduası beddua imiş ifadeleri buna örnek teşkil eder.  

  • Mekan genellikle dünyadır.
Genellikle Doğu Anadolu ve Hindistan coğrafyaları kullanılır. Bazen alt dünya, üst dünya da olabilir mekan.

  • Atlı göçebe hayatın izleri görülebilir.
Durum böyle olmakla birlikte çoğu hikayede yerleşik hayata geçiş söz konusudur örneğin Arzu ile Kamber.

  • Halk hikayeleri genellikle millidir.
Hemen hemen tüm Türk coğrafyasında anlatılırlar. 

  • Halk hikayelerinde asıl kahramanın dışında kişiler de vardır.
- Kahramanın yakın çevresi (anne, baba vb.)
- İdareciler (padişah, vezir vb.)
- Yardımcı tipler ( ak sakallı ihtiyar, bezirgan vb.)
- Ara bozucu tipler (kocakarı, üveyanne vb.)
- İnsan olmayan tipler (at vb.)

NOT: İki evlilik durumu Şah İsmail hikayesinde ( Reyhan Arap, Gülperi ) ve Bamsı Beyrek'te ( Tekfurun kızı, Banu Çiçek ) ortaktır. 

NOT: Ayak sesi, şiirde tekrar edilen kısımdır.
b
b
b
a ( ayak sesi )

c
c
c
a (ayak sesi )

3) Halk Hikayelerinin Yapısı

  • Halk hikayeleri genellikle klişe bir cümle ile başlar. ( Nâkilân-ı âsâr ve râviyân-ı ahbâr rivâyet ederler kim ... )
  • FASIL: Halk hikayeleri sözlü varyantlarda daima bir fasılla başlar. Fasıl; genellikle divânî tarzında olup aruzun fâilâtün/fâilâtün/fâilâtün/fâilün vezni ile söylenir. Ancak hikayeci aşıklar aruz veznini bilmedikleri için dîvânî nazım şeklini hece veznine uydurmaya çalışırlar. Böylece 4+4+4+3, 8+7=15 duraklı aruzdan bozma nazım şekilleri ortaya çıkar.  
  • Daha sonra tecnis adı verilen bir cinaslı türkü söylenir. 
  • Türküden sonra tekerleme adı verilen ikinci bir türkü söylenerek fasıla devam edilir. Bunun arkasından da cinassız üçüncü bir koşma söylenir.
  • Koşmayı bir destan takip eder. Tabi burada Köroğlu'ndan bir parça söylemek şarttır. Eğer söylenmezse Köroğlu'nun güceneceğine hatta Kırat'ın sabaha kadar aşığın kayınvalidesinin kapısında kişneyeceğine inanılır.
  • Eğer hikayeyi anlatan bir meddah değil de aşıksa ve mecliste başka aşıklar da varsa hikayeci bir muamma sorarak cevap ister. Diğer aşıklar bu muammayı cevaplamaya çalışırlar. Aşık, cevap alamazsa kendisi bir dörtlükle cevap verir. 
  • Saz faslı bittikten sonra bazı aşıkların "DÖŞEME ( SOYLAMA )" adını verdikleri mensur bir tekerleme bölümü başlar. Tekerlemede olmayacak şeyler, komik bir şekilde anlatılır. Döşemeyi, Boratav: " Hikayeye tekaddüm eden bu manzum ve mensur kısımların hepsine birden döşeme adı verilir." şeklinde tanımlar. ( Bu bölüme sersuhane, peşrev gibi adlar verilir. )
  • ASIL HİKAYE: bir dua ile başlar. Hikaye kısmı iki bölümden ibarettir:
1) MANZUM KISIMLAR: Bu bölümde değiştirme yapılamaz.
2) MENSUR KISIMLAR: Bu bölüm değiştirilebilir. Ekleme yapılabilir. 

  • DUVAK KAPAMA: Hikayenin kapanış kısmıdır.
NOT: Hikayenin belli bir yerde kesilmesine "hikayenin yatılacak yerleri" denir. Örneğin hikayemiz bugünlük burada kalsın yarın devam ederiz... ( Ertesi gün nerede kalındığı dinleyicilere sorulur ve kalınan yerden devam edilir. )

NOT: Azerbaycan'da halk hikayeleri "üstadname" ile başlar. ( Üstadname, usta bir aşığın şiirinin başka bir şair tarafından okunmasıdır. ) Daha sonra asıl hikaye kısmında doğma, evlenme, nişanlanma vs. anlatılır. Son olarak da muhammes ile hikaye bitirilir. Bu muhammes eğlendirici niteliktedir. 

Tayyi zaman: Ehl-i kerâmet'in zamanda yol alabilmesidir.

Tayyi mekan: Ehl-i kerâmetin kısa bir zaman diliminde uzun yollar kat edebilmesidir. 

5) Realist Halk Hikayeleri

  • Hançerli Hanım Hikâye-i Garîbesi
  • Letaifnâme
  • Tayyarzade Hikayesi
  • Cevrî Çelebi Hikayesi
  • Şapur Çelebi Hikayesi
  • Tıflî ile İki Biraderler Hikayesi
  • İstanbul Batakhaneleri
  • Ferdane Hanım Hikayesi
  • Haza Menakıb-ı Fi'l-Hümâyun
  • Destân-ı Kıssa-i Şad ile Gam - Ferruhdil ile Mehmed Bey'in Hikayesi
  • Hikaye-i Beng-i Hallaç
  • Hikâyet-i Bağdat Şâhı
  • Hikâyet-i Kızılalma
  • Hikâye-i Tamimdâr
NOT: REALİST HALK HİKAYELERİ TANZİMAT DÖNEMİNDE YAZILAN MİRASYEDİ GENÇ TİPLERİN ROMANLARINA KAYNAKLIK ETMİŞTİR. (bkz. ARABA SEVDASI - BİHRUZ BEY, ŞIK - ŞÖHRET ŞATIRZADE)

NOT: Âşık Garip ile Hançerli Hanım Hikaye-i Garîbesi'nde babadan kalan mirası çarçur etme durumu ortaktır.

23 Mayıs 2016 Pazartesi

LYS'ye Hazırlık İçin Yazılan Sorular

Bu başlıkta Lys'ye hazırlanan arkadaşların istifade edeceği sorular ve bu soruların açıklamaları yer almaktadır.


Soru 1

Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Yâ muhît olmuş gözümden günbed-i devvâre su

( Şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir yoksa gözümden akan sular, gözyaşları mı şu dönen gök kubbeyi kaplamıştır?)

"Su Kasidesi"nde yer alan bu beyit kasidenin hangi bölümünden alıntılanmış olabilir? 

A) Dua
B) Tegazzül
C) Nesib
D) Fahriye
E) Medhiye

Cevap : C

Açıklama: Beytin dil içi çevirisine bakıldığında çevre tasviri yapıldığı görülecektir. Çevre tasvirinin yapıldığı bölüme Nesib / Teşbib bölümüdür.

Soru 2

Bursa'da eski bir cami avlusu
Küçük şadırvanda şakırdayan su 
Orhan zamanından kalma bir duvar
Onunla bir yaşta ihtiyar çınar

Yukarıdaki parça biçim ve içerik açısından incelendiğinde aşağıdaki sanatçıların hangisine ait olduğu söylenebilir?

A) Ahmet Hamdi Tanpınar
B) Necmettin Halil Onan
C) Ömer Bedrettin Uşaklı
D) Cahit Zarifoğlu
E) Fazıl Hüsnü Dağlarca

Cevap : A


Soru 3

Aşağıdakilerden hangisi pastoral şiir ile ilişkilendirilemez?

A) Çoban Çeşmesi
B) Bingöl Çobanları
C) Eleji
D) Sahra
E) Tirad

Cevap : E

Soru 4

Aşağıdakilerden hangisi tekke ve tasavvuf edebiyatında kullanılan nazım şekillerinden biri değildir?

A) İlahi
B) Devriye
C) Şathiye
D) Semai
E) Nutuk

Cevap : D

Soru 5

Alegori, anlatılmak istenen kavramların semboller aracılığıyla dile getirilmesidir.

Buna göre aşağıdakilerden hangisi ile alegori arasında ilgi kurulamaz?

A) Mantıku't - Tayr 
B) Beng ü Bâde
C) Kutadgu Bilig
D) Harnâme
E) Hadikatü's - Süedâ

Cevap : E

Soru 6

Aşağıdaki sanatçılardan hangisinin roman anlayışı diğerlerinden farklıdır?

A) Abdülhak Şinasi Hisar
B) Tarık Buğra
C) Ahmet Hamdi Tanpınar
D) Necati Cumalı
E) Peyami Safa

Cevap : D

Soru 7

Yığın romanların başkişisi ideal bir tiptir, ayrıca insanı heyecan ve gerilim içinde tutan bir olay örgüsü vardır. Bu tür romanların kurgusu ise oldukça yalındır.

Bu parçaya göre aşağıdaki romanlardan hangisi yığın roman ile ilişkilendirilemez?

A) İbrahim Efendi Konağı
B) Hasan Mellah
C) Monte Cristo Kontu
D) Turfanda mı Yoksa Turfa mı
E) Hüseyin Fellah

Cevap : A

Soru 8

Aşağıdakilerden hangisi Orhun Kitabeleri ile ilişkilendirilemez?

A) Târih-i Cihangüşâ
B) Yadrintsev
C) Yollug Tigin
D) Stith Thompson
E) Klementz

Cevap : D

Soru 9

Aşağıdakilerden hangisi halk edebiyatında kullanılan aruzlu türlerden biri değildir?

A) Divânî
B) Semâî
C) Kalenderî
D) Muamma
E) Selis

Cevap : D

Soru 10

Gül yüzinde göreli zülf-i semensây gönül
Kara sevdâda yiler bî-ser ü bî-pây gönül
Dimedüm mi sana dolaşma ana hay gönül
Vay gönül vay bu gönül vay gönül eyvay gönül

Bu dörtlüğün son dizesinin şiirin diğer dörtlüklerinde de aynen tekrarlandığı biliniyorsa şiirin tamamının nazım şekli aşağıdakilerden hangisidir?

A) Müzdevic murabba
B) Mütekerrir murabba
C) Şarkı
D) Rubâ-i musarra
E) Kıt'a-i kebîre

Cevap : B

Soru 11

Oğul ataya el kaldırıp urmaya kalksa oğul eli taş olur.

Bu cümle aşağıdaki anlatmalık ve konuşmalık türlerden hangisine örnek oluşturur?

A) Efsane
B) Kargış
C) Alkış
D) Masal
E) Atasözü

Cevap : A

Soru 12

Oğuz Kağan destanında Oğuz yolu bulamadığı zaman ortaya çıkıp ona ve ordusuna yol gösteren bir yol gösterici vardır. 

Bu cümlede hakkında bilgi verilen yol gösterici aşağıdakilerden hangisidir?

A) Kurt
B) At
C) Irkıl Ata
D) Uluğ Türk
E) Dağ

Cevap : A

Soru 13

Türk edebiyatının ilk  mesleki gazetesi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Fenn ü Edeb
B) Mâlûmât
C) Hanımlara Mahsus Gazete
D) Vekâyi-i Tıbbıye
E) Musavver

Cevap : D

Soru 14

Bugünkü İstanbul Şehir Tiyatroları'na kaynaklık eden Osmanlı devlet kurumu aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir?

A) Gedik Paşa Tiyatrosu
B) Dârü'l - Bedâyi
C) Dârü't - Temâşâ
D) Bâbü'l - Ebvâb
E) Bâbü's - Selâm

Cevap : B

Soru 15

Aşağıdaki sanatçılardan hangisinin mensur bir eseri yoktur?

A) Cenap Şahabettin
B) Tevfik Fikret
C) Ahmet Haşim
D) Yahya Kemal Beyatlı
E) Hüseyin Cahit Yalçın

Cevap : B

Soru 16

Karıştır çayını zaman erisin
Köpük köpük duman duman erisin

Bu dizelerde kullanılan edebi sanat aşağıdakilerden hangisinde doğru verilmiştir?

A) İstiare
B) Mecazımürsel
C) Teşhis
D) Teşbih
E) Kinaye

Cevap : A

Soru 17

Aşık Garip gönüllerin uğrusu
Geçmez imiş bu sevdanın ağrısı
Sana ben söyleyim sözün doğrusu
Gel sevdiğim al sinene sar beni

Bu dörtlükle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Halk şiiri geleneğiyle yazılmıştır.
B) Kafiye ve redife yer verilmiştir.
C) Durakları düzenlidir. 
D) 11'li hece ölçüsüyle yazılmıştır.
E) Bir koşmanın son dörtlüğünden alınmıştır.

Cevap : C

Soru 18

Aşağıdaki eserlerden hangisi "masal" türünde bir yapıt değildir?

A) Benerci Kendini Neden Öldürdü
B) Göçmüş Kediler Bahçesi
C) Sevdalı Bulut
D) Aziz Dede'den Masallar
E) Evvel Zaman İçinde

Cevap : A

Soru 19

Karac'oğlan der ki konup göçerken
Ecel şerbetini tas tas içerken
Yine buldun beni senden kaçarken
Var git ölüm bir zamanda yine gel 

Bu dörtlükte olduğu gibi şairin son dörtlükte takma adına yer vermesi geleneğine halk şiirinde verilen isim aşağıdakilerden hangisidir?

A) Mahlas
B) Tapşırma
C) Tabuzgu
D) Muamma
E) Usta Malı

Cevap : B

Soru 20

"Sergüzeşt" romanıyla ilgili aşağıda verilenlerden hangisi romanın romantizmden de etkilenilerek yazıldığı gösterir?

A) Yazarın kendi babasının konağında gördüğü esir kadınlardan esinlenmesi
B) Ruh çözümlemelerinin doğal bir şekilde yapılması
C) İki insanın birbirini uzun zaman tanımasından sonra oluşan aşk
D) Tasvirlerin çevre içinde gelişen ruh hallerini canlı anlatabilmek maksadıyla yapılması
E) Yazarın bazı yerlerde, "Tamamıyla dışına çıktığımız sadede rücu ediyoruz." demesi

Cevap : E

Soru 21

Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Hep O Şarkı'da Abdülaziz devri İstanbul hayatını anlatır.
B) Halide Edip Adıvar, Handan'da açığa vurulamayıp içe gömülen aşk duygusunun                    doğurduğu ruh sarsıntılarını anlatır.
C) Ömer Seyfettin, "Anadolu romanı" olarak nitelendirdiği Yalnız Efe romanını Büyük                  Mecmua'da tefrika ettirmiştir.
D) Reşat Nuri Güntekin, Nur Baba'da bir din kurumu olan Bektaşi tekkelerinin Meşrutiyet            devrindeki durumunu ele alır.
E) Refik Halit Karay, İstanbul'un İçyüzü'nde İttihat ve Terakki fırkasının zengin ettiği türedi          savaş zenginleri yermiştir.

Cevap : D

Soru 22

Edebiyat-ı Cedîde romanıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Olup bitenler yazarın gözünden değil eser kişilerinin gözünden anlatılmıştır.
B) Yazarlar klasik cümle yapısını bozarak fiili başa ya da ortaya almışlardır.
C) Üslup, yer ve kişi tasvirlerinde çok süslüdür. 
D) Batı edebiyatından yalnızca yöntem alınmış, vakalar kendi hayatımızdan alınmıştır.
E) Kişi tasvirlerinde olayın ilerleyişi durdurulmuş, insanın vücut parçaları tek tek anlatılmıştır.

Cevap : E

Soru 23

Kendisine yöneltilen, "Sizi yazı hayatına sürükleyen sebepler neler olmuştur?" yolundaki bir soruya verdiği yanıtta "Sabahattin Ali'nin ele aldığı konuları çok ilginç bulurdum. Benim de köy ve kasaba hakkına bildiğim çok şey vardı. Bunları yazmak istedim." diyen bir romancının aşağıdakilerden hangisi olduğu söylenebilir?

A) Samim Kocagöz
B) Ebu Bekir Hazım Tepeyran
C) Oktay Akbal
D) Haldun Taner
E) Memduh Şevket Esendal

Cevap : A

Soru 24

Cumhuriyet dönemi edebiyatında toplum sorunlarını ele alan toplumcu gerçekçi sanatçıların tutumu yanında bireyin içe dönük huzursuzluğunu işleyen yazar, Sait Faik yolunu izlemiştir. Hikayeleri gerçekle düş, anıyla hikaye karışımıdır; çoğu da birinci kişi ağzıyla yazılmıştır. Önce Ekmekler Bozuldu ve Bizans Defteri yazarın hikaye türündeki eserlerindendir. 

Yukarıdaki parçada hakkında bilgi verilen sanatçı aşağıdakilerin hangisinde doğru belirtilmiştir?

A) Vüsat Orhan Bener
B) Oktay Akbal
C) Tahsin Yücel
D) Orhan Kemal
E) Oğuz Atay

Cevap : B

Edebiyat Bilgi ve Teorileri Soruları

Bu başlıkta Edebiyat Bilgi ve Teorileri soruları ve bu soruların açıklamaları yer almaktadır.


Soru 1

Bakmaz mısın Karac'oğlan halına
Garip bülbül konumuş gülün dalına
Kadrin bilmeyenler alır eline
Onun için eğri biter menevşe

Dörtlükte kullanılan edebi sanat aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir?

A) Teşbih
B) Hüsnütalil
C) Tezat
D) Teşhis
E) İntak

Cevap: B

Açıklama: Menekşenin eğri bitmesinin sebebi onun kıymetini bilmeyenlerin menekşeyi eline alabilmesine bağlanmıştır.


Soru 2

Ayağı yir mi basar zülfüne ber-dâr olanun
Zevk ü şevk ile virür cân u seri döne döne

Beytin ilk dizesinde kullanılan edebi sanat aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir?

A) Tevriye
B) Kinaye
C) Hüsnütalil
D) Tecâhüliârif
E) Teşhis

Cevap : B

Açıklama : Senin zülfüne asılanın ayağı yere basar mı ? (Gerçek anlamıyla düşünüldüğünde asılan kişinin ayağı yere basmaz anlamındadır. Mecaz anlam tarafından bakıldığındaysa sevinçten ayakları yere basmamak anlamı vardır.) 


Soru 3

Aşağıdaki beyitlerden hangisinin aruz kalıbı diğerlerinden farklıdır?

A) Şöyle gird olmuş Firengistân birikmiş bir yere
    Sonra gelmiş gûse-i ebrûda hâl olmuş sana

B) Âşiyân-ı mürg-i dil zülf-i perîşânundadur
    Kande olsam ey perî gönlüm senin yanundadur

C) Ey muhît-i keremün katresi ummân-ı kerem
     Bâğ-ı cûd ebr-i kefünden tolu bârân-ı kerem

D) Sînemi çâk eyle gör dil ıztırâbın aşkdan
     Revzen aç her dem hevâdan mevc uran deryâya bak

E) Bir elinde gül bir elde câm geldin sâkiyâ
     Kangısın alsam gülü yâhut ki câmı yâ seni

Cevap : C

Açıklama: A,B,D,E şıkları aruzun fâilâtün/ fâilâtün/ fâilâtün/ fâilün kalıbıyla yazılmıştır. C şıkkındaki beyit ise feilâtün/ feilâtün/ feilâtün/ feilün kaılıbıyla yazılmıştır. Burada dikkat edilmesi gereken husus şudur: feilâtün/ feilâtün/ feilâtün/ feilün kalıbının başı fâilâtün sonu da fâ'lün olabilir. 

Soru 4

Şâhâne-meşreb Cem gibi sâhib-kırân Rüstem gibi
Hem İsî-i Meryem gibi ehl-i dil ü ferhûnde-dem

Nef'î tarafından yazılmış yukarıdaki beyitte kullanılan dînî ve mitolojik kahramanların dîvan şiirinde sembolize ettikleri kavramlar aşağıdaki seçeneklerin hangisinde doğru verilmiştir?

A) zulüm - güç - ok atma 
B) kahramanlık - adâlet - kadeh
C) kadeh - güç - etkili söz söyleme
D) adâlet - güç - kahramanlık
E) kadeh - zulüm - ok atma

Cevap: C

Açıklama: Divan şiirindeki bazı dini ve mitolojik kahramanların sembolize ettikleri kavramlar aşağıdaki gibidir:
Cemşîd : Kadeh
Dahhâk : Zulüm
Nuşirevân : Adalet
Sâm : Kahramanlık
Zâl : Ok atma
Rüstem : Güç
İsâ : Etkili söz söyleme

Soru 5

"Terkibibent" nazım şekli ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Terkibhane ve vasıta olmak üzere yapısal olarak iki birimden oluşur.
B) Rûhî-i Bağdâdî ve Ziya Paşa bu nazım şekliyle şiirler yazmışlardır.
C) Kanuni Mersiyesi terkibibent nazım şekliyle Baki tarafından yazılmıştır.
D) Vasıta beyti hem bağlandığı bentten hem de diğer bentlerden bağımsız kafiyelenir.
E) Kafiye düzeni aa, xa, xa, xa, xa... ZZ; bb, xb, xb, xb, xb... ZZ, ... şeklindedir.

Cevap: E
Açıklama: E şıkkında verilen kafiye düzeni terciibent nazım şekline aittir zira vasıta beyitleri tekrar edilmeyeceği için yani her bendin sonunda değişeceği için gösteriminin de vv, zz, yy biçiminde küçük harfle yazılması ve bentlerden sonra da aynen tekrar edilmemesi gerekirdi.  


Soru 6

Mâil oldum kisvesine tâcına
Bend olmuşum siyah zülfü ucuna
Mansur gibi asılırım saçına
Kâkül benim perçem benim dâr benim 

"Gevherî"den alıntılanmış yukarıdaki dörtlükte aşağıdaki edebi sanatlardan hangileri kullanılmıştır?

A) Telmih - Aks
B) Kinâye - Hüsnütalil
C) Hüsnütalil - Aks
D) Telmih - Tenâsüp
E) İstiâre - İştikak

Cevap : D
Açıklama: Kâkül, perçem, saç aralarında anlam yakınlığı bulunan kelimelerdir bu sebeple tenasüp oluşurken Hallac-ı Mansur'un hatırlatılmasıyla da telmih oluşur.

Soru 7

Gevherî der kime kime gönül katayım
Gevherimi nâdânlara satayım
Dost bağında bülbül gibi öteyim
Gülşen benim güller benim hâr benim

Yukarıdaki dörtlüğün ikinci ve dördüncü dizesindeki edebi sanatlar aşağıdaki seçeneklerin hangisinde sırasıyla doğru belirtilmiştir?

A) Tevriye - Tenâsüp
B) Teşbih - Tenâsüp
C) Tenasüp - Teşhis
D) Kinaye - Leffüneşr
E) Hüsnütalil - İstiâre

Cevap : A
Açıklama: Gevher kelimesi ikinci dizede hem şairin mahlası olarak hem de cevher anlamında kullanıldığından ve her ikisi de sözcüğün gerçek anlamı olduğundan ikinci dizede tevriye sanatı kullanılmıştır. Son dizede ise anlamca yakınlık gösteren gül bahçesi, gül, diken kelimeleri kullanılmıştır dolayısıyla bu dizede de tenasüp sanatı vardır.

Soru 8

Gamdan hasar oldu mekânım yurdum
İşidüp âvâzım dinlemez virdim
Bir değil beş değil on değil derdim
Yaralar baş verdi sıralandı gel

Yukarıdaki dörtlüğün üçüncü dizesinde kullanılan edebi sanat aşağıdakilerden hangisidir?

A) Terdit
B) Teşhis
C) Aks
D) Tedric
E) Telmih

Cevap : D

Soru 9
Kalktı yelken eyledi Murad Reis
Baş başa düşmana varırın demiş
Vaktinize hâzır olun gâzîler
Ya ser verir ya baş alırın demiş

Yukarıdaki dörtlükle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Bir koşmanın ilk dörtlüğünden alıntılanmıştır.
B) Nazım türü koçaklamadır.
C) Tam uyak ve redif kullanılmıştır.
D) Kayıkçı Kul Mustafa tarafından yazılmıştır.
E) Eş anlamlı kelimeler kullanılmıştır.

Cevap: C

Soru 10

Şahin der gonca güldeyiz
Şakır öteriz dildeyiz
İkimiz de bir haldayız
Sen âh it ben ağlayayım

Yukarıdaki dörtlükle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Bir semâînin son dörtlüğünden alıntılanmıştır.
B) Tevriye sanatı kullanılmıştır.
C) Yarım uyak ve redif kullanılmıştır.
D) Halk şiirinde kullanılan aruzlu türlere örnek teşkil eder.
E) Durakları düzensizdir. 

Cevap : D 
Açıklama: Şiirde kullanılan ölçü, sekizli hece ölçüsüdür. 

Soru 11

Nasuh Paşa ile hacca gidenler
Aceb nam kodular Arabistan'a
Varup Beytullah'a tavaf idenler
Müstahak değil mi bâğ-ı cihâna

Yukarıdaki dörtlükte belirgin olarak kullanılan edebi sanat aşağıdaki seçeneklerin hangisinde doğru belirtilmiştir?

A) Teşhis
B) Kat'
C) Cinas
D) Tenâsüp
E) Tecâhüliârif

Cevap : D
Açıklama: Hac, Beytullah, tavaf aralarında anlam ilgisi bulunan kelimelerdir. 

Soru 12

Kırık Bayrakdâr'ın eşek fırkası
Gâyet firkatlidir dinleyin anı
Kan'da doğmuş Kitrevân'da gebermiş
Leng-i Timûr vaktinden kalma külhânî

Yukarıdaki dörtlüğün biçim ve içerik özelliklerine bakıldığında aşağıdaki sanatçı ve eserlerden hangisi ile ilişkilendirilebilir?

A) Bayburtlu Zihnî - Eşek Destânı
B) Şinâsi - Tercüme-i Manzûme
C) Şeyhî - Harnâme
D) Orhan Veli Kanık - La Fontaine Masalları
E) Nazım Hikmet Ran - La Fontaine'den Masallar 

Cevap : A

Soru 13

Meftûnî Mecnûnî Kemteri Âhî
Cevherî Mâhirî Ömer Sipâhî
Mahremî Fâhirî Savtî Silâhî
Var idi bunların hûb letâfeti

Yukarıdaki dörtlük aşağıdaki türlerin hangisinden alıntılanmış olabilir?

A) Tezkire
B) Nazire
C) Şâirnâme
D) Tarih
E) Lügaz

Cevap : C

Soru 14

Bülbülün aşkıdır dalda öttüğü 
Çobanın sütedir koyun güttüğü
Toprağın Hâbil'i kabul ettiği
Şüphesiz yüzünün yumuşaklığından

Yukarıdaki dörtlükte kullanılan edebi sanatlar aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla doğru belirtilmiştir?

A) Hüsnütalil - Telmih
B) Telmih - Tecâhüliârif
C) Hüsnütalil - Tecâhüliârif
D) Kinâye - Darbımesel
E) Telmih- Hüsnütalil 

Cevap : E
Açıklama: Üçüncü dizede Adem peygamberin oğlu Hâbil hatırlatılmış, dördüncü dizede de toprağın onu kabul etmesine güzel bir neden olarak yüzünün yumuşaklığı gösterilmiştir.

Soru 15

Dünyadan ahrete gidip gelmemek
Olmasa iktiza eder ölmemek
Balık baştan kokar bunu bilmemek
Seyrânî gaafilin ahmaklığından

Yukarıdaki dörtlükle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Halk şiiri geleneklerinden tapşırma vardır.
B) Tezat sanatına yer verilmiştir.
C) Darbımesele yer verilmiştir.
D) Tecâhüliârif sanatına yer verilmiştir.
E) Hüsnütalil sanatına yer verilmiştir.

Cevap : E

Soru 16

Münafık kişinin peşine gitme
Zikreyle dünyada günaha batma
Aldanıp şeytana koğ kıybet etme
Kötülüğü baştan et dedim gönül

Yukarıdaki dörtlükte belirgin olarak kullanılan edebi sanat aşağıdakilerden hangisidir? 
A) Tecrit
B) Tenasüp
C) Tecâhüliârif
D) Teşbih
E) İham

Cevap : B

Soru 17

Fikr-i zülfün dilde tâb-ı sûz-ı aşkın sînede
Nârdur külhânda gûya mârdur gencînede

Yukarıdaki beyitle ilgili verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) Aruzun fâilâtün/fâilâtün/fâilâtün/fâilün kalıbıyla yazılmıştır.
B) Leffüneşr sanatına yer verilmiştir.
C) Zengin uyak ve ek düzeyinde redif kullanılmıştır.
D) Yazıldığı nazım şeklinin ilk biriminden alınmıştır.
E) Bir aruz kusuru olan zihafa yer verilmiştir.

Cevap : E
Açıklama: "Saçının gönüldeki düşüncesi sanki hazineyi bekleyen bir yılan, aşkının sinedeki yakıcı harareti de külhandaki ateştir." anlamındaki beyitte ilk dizedeki zülf(saç), dil(gönül), tâb-ı sûz-ı aşk(aşkın yakıcı harâreti) ve sîne ile ikinci dizedeki nâr(ateş), külhân, mâr(yılan), gencîne(defîne) birbiriyle benzerlik ilişkisi olan sözcüklerdir böylelikle leffüneşr oluşmuş olur. Beyitte kullanılan ölçüyse fâilâtün/fâilâtün/fâilâtün/fâilün olmakla birlikte zihafa yer verilmemiştir. Nâr ve mâr kelimelerinde imâle-i memdûde yapılırsa beyit aruza uygun hale gelecektir. 

Soru 18

Türk dilin Tanrı buyurdı Cebrâil
Türk dilince söylegil dur git digil

Türk dilince Cebrâil "Hey dur!" didi
"Duru gel uçmagun terkin ur!" didi.

Yukarıdaki parçanın biçim, içerik ve dil özellikleri ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Doğu Türkçesinin karakteristik dil özellikleri kullanılmıştır.
B) Tanrı Türkçe konuşturularak Türk dilinin önemine dikkat çekilmiştir.
C) Tam uyak ve sözcük düzeyinde redif kullanılmıştır.
D) Mesnevi nazım şekliyle kaleme alınmıştır.
E) Cebrâil, Hz. Adem ve Tanrı arasındaki haberleşmeyi sağlayan melek olarak ele alınmıştır.

Cevap : A
Açıklama: -gIl emir eki Batı Türkçesinin ilk devrelerinde de karşımıza çıkar. Örneğin Dede Korkud'da "Beri gelgil gözüm nuru, başım tacı..." kısmında geçer bunun dışında Doğu Türkçesinin karakteristik özelliği olarak düşünülebilecek kısım yoktur. 

Soru 19

Fahr-ı âlem hamd idip kalkdı hemân
Çekdi Cebrâ'îl Burâk'ı ol zamân

Çün Burâk'a râkip oldu ol Celîl
Peşine Cibrîl düşüp oldu delîl

Yukarıdaki parça Tekke ve Tasavvuf edebiyatında kullanılan nazım türlerinin hangisinden alıntılanmıştır? 

A) Mevlid
B) Mîrâciyye
C) Münâcât
D) N'at
E) Siyer

Cevap : B 
Açıklama: Hz. Muhammet'in Burâk'a binip miraca çıkması olayı anlatıldığı için bir mîrâciyyeden alıntılanmıştır.

Soru 20

Divânının ön sözünde "İlimsiz şiir esâsı yok divâr olur/ Ve esâssız divâr gayette bi-îtibâr olur." sözüyle ilimin şiirdeki önemine dikkat çekmiştir. Tezkirelerde Bağdatlı olduğu kaydedilmiştir. Şiirlerinde Azerî sahasının dil özellikleri görülmekle birlikte medrese eğitimi aldığı da şiirlerinden anlaşılmaktadır. Kendisine seçmiş olduğu birkaç mahlas muasırları tarafından kullanılınca kimsenin çalmayacağı bir mahlas kullanmıştır. 

Yukarıdaki parçada hakkında bilgi verilen divan sahibi şair aşağıdakilerden hangisidir?

A) Bağdatlı Rûhî
B) Seyyid Nesîmî
C) Fûzûlî
D) Kadı Burhâneddin
E) Kadı Darîr

Cevap: C

Soru 21

Aklı seviniz, eserleriniz görkem ve değerini yalnız ondan almalı. Erdeme gönül verin, onunla dolup taşın... Yavaş yavaş acele edin. Eserinizi yirmi kez tezgâha koyun. Onu tekrar tekrar işleyin, gerektikçe bazı şeyler ekleyin fakat daha çok silin. 

"Şiir Sanatı" adlı yapıttan alınan parçada belirtilen edebî anlayışa aşağıdaki sanatçılardan hangisinin uygun davrandığı söylenemez?

A) Racine
B) Moliere
C) Boileau
D) Fenelon
E) Lamartine

Cevap: E 
Açıklama: Parçada akıl, erdem, üslup mükemmeliyetçiliğinden bahsedilmektedir. Bu yönlerden bakıldığında parça Klasisizm akımının edebi anlayışını vermektedir. E şıkkında verilen Lamartine Romantizm doğrultusunda eserler vermiştir. 

Soru 22

Artık zevk olsun diye tasvir için tasvir etmiyoruz. İnsanın içinde yaşadığı çevreden ayrılamayacağını, giysisi, kenti, ili ile bütünleştiğini kabul ediyoruz; bundan dolayı dimağının ya da kalbinin tek olayını, çevrede onun sebeplerini ya da tepkisini aramadan saptayamayacağız. Sonu gelmez tasvirlerimizin nedeni işte budur. 

Yukarıdaki parçada roman anlayışı hakkında bilgi veren sanatçı aşağıdakilerden hangisi olabilir?

A) Victor Hugo
B) Emile Zola
C) Jean Paul Sartre
D) Gabriel Garcia Marquez
E) Franz Kafka

Cevap : B

Soru 23

Sen akşamlar kadar büyülü, sıcak,
Rüyâlarım kadar sade, güzeldin.
Baş başa uzandık günlerce ıslak,
Çimenlerine yaz bahçelerinin.

Yukarıdaki dörtlük biçim ve içerik bakımından incelendiğinde aşağıdaki sanatçılardan hangisine ait olduğu söylenebilir?

A) Ahmet Hamdi Tanpınar
B) Fazıl Hüsnü Dağlarca
C) Ceyhun Atuf Kansu
D) Ömer Bedrettin Uşaklı
E) Bedri Rahmi Eyüboğlu

Cevap : A

Soru 24

Hayran oluyordu koca gökyüzü
Göğüslerimizde büyüyen bahta
28 Mart günü bir adsız tepede,
Çeliğe karşı tahta.

Yukarıdaki dörtlükte kullanılan edebî sanatlar aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla doğru belirtilmiştir?

A) Telmih - Mecâzımürsel - Açık istiâre
B) Mecâzımürsel - Açık istiâre - Teşhis
C) Tenasüp - Tevriye - Teşhis
D) Telmih - Açık istiâre - Kapalı istiâre
E) Tevriye - Tecâhüliârif - Hüsnütâlil

Cevap : A

Soru 25

Etme erbâb-ı tekebbürle sühân
Ol girîzan mütekebbirlerden.

Yukarıdaki beyitle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Aruzun feilâtün / feilâtün / feilün kalıbıyla yazılmıştır.
B) İştikak sanatına yer verilmiştir.
C) Aruz kurallarından imâle-i maksûre ve imâle-i memdûde vardır. 
D) Nazım şekli mesnevî olan bir eserden alıntılanmış olabilir. 
E) Hikemî tarzla yazılmıştır. 

Cevap : C

Soru 26

Gördük nasıl yermiş Hasanoğlan,
Nasıl belli değilmiş, satan satılan,
Nasıl yeşerirmiş insan
Ve nasıl biçilirmiş.

Yukarıdaki parçada belirgin olarak kullanılan edebi sanat aşağıdakilerin hangisinde doğru belirtilmiştir?

A) Kapalı istiâre
B) Açık istiâre
C) Mecâzımürsel
D) Teşhis
E) Teşbih

Cevap : A
Açıklama: İnsan (benzeyen), ekin (kendisine benzetilen)... Benzetmenin unsurlarından benzeyen kullanılmış kendisine benzetilen kullanılmamıştır. 


Soru 27

Beni bir dağda buldılar kolum kanadum kırdılar
Dolaba lâyık gördiler anun için inilerem

Yukarıdaki beyitte kullanılan edebi sanatlar aşağıdakilerin hangisinde doğru belirtilmiştir?

A) Teşbih - Teşhis
B) Teşhis - Târiz
C) İntak - Kinaye
D) İntak - Teşbih
E) Kinaye - Telmih

Cevap : C

Soru 28

İnilerüm dün ü gün dost diyüben
Gözüm yaşı sular bûstânı bağı

Bu beyitte kullanılan edebi sanatlar aşağıdakilerin hangisinde doğru belirtilmiştir? 

A) İntak - Kapalı İstiare - Hüsnitalil
B) Açık İstiare - Teşhis - Teşbih
C) Telmih - Tecahüliarif - Tariz 
D) Telmih - Teşhis - Teşbih
E) Kinaye - Tevriye - Tenasüp

Cevap : A